Matcha’nın kökeni Japonya’ya uzanıyor ama aslında hikâyesi Çin’de başlıyor.
8. yüzyıl civarında Çinli keşişler çay yapraklarını toz hâline getirip sıcak suyla karıştırarak içmeye başlamışlardı. Bu yöntem daha sonra Japonya’ya geçti ve orada Zen Budist keşişleri tarafından geliştirildi.

Keşişler, meditasyon sırasında uyanık kalmak ve odaklarını korumak için matcha içiyorlardı.
Zamanla bu içecek sadece tapınaklarda değil, Japon çay seremonilerinin (茶道 – “chadō”) da merkezine yerleşti.
Bugün matcha, Japon kültürünün bir simgesi hâline gelmiş durumda. Hem geleneksel törenlerde hem de modern kafelerde matcha, dinginlik, dikkat ve doğayla uyumun sembolü olarak görülüyor.